Rüzgar güllerinden doğmuştu har.
İşlevsel yangınlar çıksın diye.
Çocuklar, ellerinizi yakanları unutun
Soluklarım pencereler patlatırken yağan kar.
Gölgelerden fırlamak için an kollayan nefret
Bağlar sıkılaşsın diye.
Taş atan kolları unutun
Dakikalar yılları öldürürken, var et!
Okunmuştu kanları rüzgardan kaçanların
Denilsin tebrikler gerekli mercilere diye.
Sevig düşenleri unutun
Hayat! Nedir ki toplamından başka çanların.
Gökten düşen leylekler, bekler, tadılsın keder.
Işıklardan yoksun hiçlik var diye.
Ellerini yıkayanları unutun
Soğuk ateşte yanarken bedenler bu sefer!
Umudu aş ve Pandora’yı kapat bir sandığa.
İyi hayalleriyle zehirlenmesin yağmurlar diye.
Güneşten vazgeçenlerin öyküsünü yazsın
Şu veremli yaşamdan korkmaz çığırtkan.
Tükenmez kalem vardır, kırılmazları unutun.
Ellerinden tutulsun çocukların ve denilsin ki,
Adalet ateştendir, yakılmadan önce elleri.
Umudu al ve kendini kapat bir sandığa!
Karınca kolonisindeki herhangi bir karıncayım esasında. Kendi hayat hikayemi herhangi bir karıncanın kendi hikayesini anlatabileceği kadar anlatabilirim. 8 Mayıs 2000 tarihinde Konya’da doğdum. Üniversiteye değin 19 yılımı burada geçirdim. Kendimi bildim bileli kitaplara ilgi duydum, hiçliğimi bildim bileli kelimelere hak ettikleri değeri verir oldum. Arada sırada cereyan eden etkileşimlerimizin ürünlerini paylaşmak niyetindeyim, Dünyaya nâm salmak değil 🙂 . Ankara Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler öğrencisiyim, Tarih, Edebiyat, Felsefe, Kısmen Politika ve Fizik konularında meraklıyım. Her yazıdan sonra feedbacklerinizi bekliyor olacağım :).
Yorum Yaz