Herkese selamlar! Biliyorsunuz ki (sanki bilmemeniz mümkünmüş gibi) dünya zor zamanlardan geçiyor. Okuduğum bazı makalelere göre, Dünyada her 100 yılda bir büyük bir salgın meydana geliyor ve bu kasıtlı mı yapılıyor yoksa hepsi tamamen bir tesadüf mü orası kesin olarak bilinmiyor.
Fakat bizim işimizi psikolojik ve fizyolojik olarak zorlaştıran şey, bulunduğumuz çağ. Teknoloji 100 yıl öncesine kıyasla resmen devrim niteliğinde değişti. Bu sebepten ne havayollarını kullanmayı bırakıyoruz ya da her türlü internet kaynaklarını okuyup kendimizi psikolojik baskı altına bırakmaya son veriyoruz.
Öncelikle evet, biliyorum hepimiz için zor bir durum. Fakat pandemi veya karantina sürecinde lütfen bir yeriniz ağrıdığında, seğirdiğinde veya kramp girdiğinde google’daki bütün makaleleri hatim etmeye bir son verin.
Bacağınız, kolunuz, çeneniz seğirdiğinde kendinize ALS veya BFC teşhisi koymaktan vazgeçin. İki-üç kere öksürüp, bir-iki kere hapşurduğunuzda hemen Covid-19 belirtilerini tekrar gözden geçirmeyin. Kendi kendinize teşhis koymayın.
Bakın, sizi çok iyi anlıyorum. Bunları ben de yapıyorum. Ama şunu unutmayın ki Tıpta milyonlarca farklı hastalık ve sendrom bulunuyor. Kolunuz bacağınız tabii ki seğirecek çünkü pandemiden önceki rutinleriniz tamamen sekteye uğradı. Bu yazıyı okuyan kişilerden kaçınız eski rutininizi %100 verimle devam ettirebildi? En basitinden, spor yapanlarınız evde HER GÜN matını sererek kaslarını ısıtmaya devam etti mi? Evet diyenler, burada birbirimizi kandırmayalım isterseniz…
Gelelim psikolojik rahatsızlıklara. Kalp çarpıntınız, ellerde ve bacakta uyuşma, karıncalanma, kalp krizi korkusu, ölüm korkusu, nefes darlığı, anlamsız ağlama krizlere ve ellerinizde titreme yaşadıysanız, panik atak geçirmiş olma olasılığınız çok yüksek. Korkmayın, ölmüyorsunuz. Sadece yüksek dozda stres ve bunun yarattığı aşırı kaygıdan dolayı panik atak geçirmiş olabilirsiniz.
Anksiyeteniz varsa muhtemelen bu anlattıklarım size biraz daha tanıdık gelecektir. Şimdi gelelim bunlarla nasıl İLAÇSIZ başa çıkabileceğinize.
Psikiyatrlar psikoterapinin sonuç vermediği durumlarda Prozac,
Zoloft gibi bağımlılık yapma riski olan fakat BDA* gibi kendisine mahkum bırakmayan ilaçlar yazmak durumunda kalabilirler.
Önce şu bağımlılık durumuna bir açıklama getireyim. Bu ilaçlar sizi kendisine %100 bağımlı yapmaz fakat bırakmakta çok çok zorluk çekersiniz. Zaten bu yüzden reçeteliler 😀
Anksiyete ve depresyon için iki tür ilaç vardır.
Xanax, Ativan ve Valium gibiler sakinleştiricidir. Prozac, Zoloft ve Paxil gibiler ise ağır antidepresanlardır. Hafif trankilizanların bir diğer adı benzodiazepindir ve bu türlerin bir çok anti-anksiyetik özelliği bulunur.
Özetle, anti-depresanların benzodiazepinlere* kıyasla şöyle bir avantajı vardır; bağımlılık yapmazlar. Fakat ne kadar etkililer orası tartışılır. Burada da etki kontrolü olarak Plasebo etkisi devreye giriyor ama buna başka bir yazımda değineceğim.
Bu fizyolojik etkiler tamamen psikolojik olabileceği gibi, altta yatan başka bir sorununuz da olabilir bu yüzden doktorunuza danışmayı unutmayın. Eğer sonuçlarınız temiz çıktıysa fakat belirtiler devam ediyorsa o zaman burada dediklerim sizin için uygundur.
Panik Atak ve Anksiyeteyi Yönetme Kılavuzu:
Bu yazdıklarım tamamen benim yaşadığım panik atak deneyimimdendir. Sizlere Dr. David D. Burns’ün Panik Atakta ve Kendini İyi Hissetmek adında kitaplarını öneriyorum.
Kendinize güzel bakın, sağlıkla ve evde kalın.
Başak Arya Gençler
Yorum Yaz