Halkın oluşturduğu her türlü kültürel birikime, değere folklor diyoruz. Folklor aynı zamanda halk bilgisi demektir.
Peki halk kimdir? Nedense bu soruya verilen cevaplarda , bizim dışımızdaki ve bizim yaşadığımız yerlerin dışında yaşayanlar akla gelmektedir.. Oysa halkı oluşturan parçalardan birisi de biziz. Halk, ben, sen, biz, siz, onlar olarak adlandırdığımız, genel olarak da kent, kasaba, köy ve mezrada yaşayan insan topluluklarıdır.
Halkın oluşturduğu kültür değerlerinden bazıları da mani, ninni, bilmece, deyim, atasözü, türkü, masal, destan gibi edebi ürünlerdir. İşte bizim konumuz da, bu ürünlerin en önemli ve en yaygını olan maniler ve türkülerdir. Sizlere kısaca mani ve türkü konusunda yaptığım çalışmalardan ve öğrenmek istediğiniz konulardan bahsedeceğim.
Önce maniler konusuna gelelim.
Mani, bir dörtlükten oluşan, genel olarak “a a x a” biçiminde uyak örgüsü bulunan, ilk iki dizesi bağlayıcı dize olarak kullanılan ve asıl söylenmek istenen sözlerin son iki dizede verildiği söz dizimleridir. Bütün maniler olmasa da çoğunun doğuşuyla ilgili kısa öyküler bulunabilir. Bu tür söz dizimlerini başlangıçta Kam, baskı, ozan, manici, ırcı, yakımcı denilen söz ustaları yakarmış. Zamanla söyleyenleri unutulup gider. Böylece halkın ortak malı haline gelir. Yöreden yöreye geçişler ve söz aktarımları da sıkça görülür.
Örneğin Datça yöresinde yaşanmış bir olaydan doğduğunu bildiğimiz bir mani şöyle;
Gayfasın gavurup duru
Dumanın savırıp duru
Bu gün de aman ayın otuzu
Gelir İsmail’in vapuru
Derken İsmail adlı denizcinin vapur seferinden dönüşlerinin her ayın otuzuna denk geldiğini anlatır.
Bir başka yöremizde genç bir çoban, sevdiği genç kızı kaçırır. Ancak kızın yakınları oğlanın aklını çelerek “kızı vereceklerini söyleyip” kandırırlar. Delikanlı kıza hiçbir zarar vermeden geri verir ve istetmeyi düşünür. Ancak kızı başkasıyla evlendirirler. Bunun üzerine çoban dağdan öfkesini dağlara seslenir.
İndim daldan budaktan
Bir şeker aldım dudaktan
Böyle olceni bilseydim
İndirir miydim gucaktan
Çalı goydum harıma
Gelemamın yanıma
Buban seni vermezse
Gıyarım bak canıma
Bazen sevgiliye bir sitem, bazen, tehdit, bazen dilek, bazen haber salımı şeklinde görülür
Sarı gülüm var benim
Garip gönlüm var benim
Ölüm var ayrılık yok
Böyle gavlim var benim
Çevle yaptırdım telli
Satsam bahası belli
Akşam eve varıyom
Beklesin incecik belli
Yüce dağ başında bir goca gavak
Gavağın dibinde gül çanak çanak
Güzelin goynunda sabah olmazken
Olur mu çikine sarılıp yatmak
Bağlamam var üç telli
Borcum var beş yüz elli
Gitti Yörük kızı gelmedi
Kocaya gaçtı besbelli
Ben varmam inekliye
Yoğurdu sinekliye
Allah nasip eylesin
Omuzu tüfekliye
Ünledim Ayşe diye
Odamızı döşe diye
Ünledim Gülsüm diye
Yanıma gelsin diye
Ünledim Fatma diye
Yalınız yatmam diye
Bazen manilerimizde genç kızın serüveni kısacık özetleniverir:
On birinde ay yüzüne bakılır
On ikide kızın kahrı çekilir
On üçünde her bi yeri bal olur
Çok sallanma zülüflerin tel olur
On dördünde deli dolu bir dana
On beşinde gezer kendi başına
On altısında yar girer düşüne
Çok sallanma her yerin bal olur
Bazen gönlün isteği ne kadar toplum tarafından kabul edilmese de manilerde bu istek görülür
Şifonum yeşil olsun Payamla çiçek açtı
Parası peşin olsun Naime’m gece şaştı
Başkasını istemem Nişanlısı dururken
İlle de berduşum olsun Çikinler’in Ali’ye gaçtı
Mendilim karalıdır Ganneş’in çamları
Sevdiğim buralıdır ırgıleverin dalları
Geçme kapımız önünden Şatırlar’ın Irabiye Hanım
Yüreğim yaralıdır Süleman Bey’e yalvarı
Bazı mani örneklerimizde cinsellik boyutu daha belirginleşir, keskinleşir..
Gara dutun garası Tepe başı gedik mi Mektup yazdım acele
İki budun arası Gız sene bir şey dedik mi Al eline hecele
Gız galdır fistanın bir gecelik yatmaylan Mektup garın doyurmaz
Hava alsın arası Gül memelerin yedik mi Al goynuna gecele
Mani geleneği yalnızca eğlence ya da aşk ve sevda üzerine oluşmamıştır.Aklımıza gelebilecek her türlü konuda mani söylenir.
Askere gidenler için , Kayına ve görümceler için, tarlada çalışanlar için, Ramazan ayında davulcular, halkı uyandırırken insanların gönlünü hoş ederek bahşiş toplamak için , at yarışlarında, pehlivan güreşlerinde, deve ve boğa güreşlerinde, horoz dövüşlerinde bile mani söyleme geleneği vardır.
Yeni cami direk ister Şekerim var ezilcek Badılcanı oymadın mı
Söylemeye yürek ister Tübentleden süzülcek Dadına doymadın mı
Benim garnım tok emme Bahşişimi verin ağalar Beni kınama anam
Arkıdeşim börek ister Daha çok yerim va gezilcek Sen cahil olmadın mı
Tavlıda kediler Dağlarda gar galmadı Ev süpürür toz eder
Miyav miyav dediler Gözlerde fer galmadı deliklerden göz eder
Daha çok yazıcektim Daha çok yazcektim Gabbanalı Yörük kız
Galemimi yediler Mektupta yer galmadı hem gide hem naz eder
Maniler bazen halkın bilmece kültürüne ve atasözü söyleme geleneğine de kaynaklık ederler.
Çam ayecini oyarlar
İçine din don koyarlar
Ağlama din donum ağlama
Sona gulağını burkarlar
(çalgı aleti)
Hacca giden hacıdır
Gitmeyen duacıdır
Dal verir budak vermez
Bu neyin ağacıdır
(geyik)
Ezan okur namaz kılmaz
Karı alır nikah kıymaz
(horoz)
hey ne idim ne idim
samur kürklü bey idim
felek beni taşladı
kızgın külle haşladı
(kestane)
Beyazdır tarlası
siyahtır tohumu
el ilen ekilir
dil ilen biçilir
(mektup)
küçücük bir kutudur
bütün dünya yurdudur
hep konuşur dinlemez
mayası ilim yoğurdudur
(radyo)
Atasözleriyle kurulanlar:
Sakın nisanın beşinden kenarına bak bezini al
Öküzü ayırır eşinden anasına bak kızını al
At dişinden bellidir öne bakma sonuna bak
Adamın hası işinden ölüm haksa miras helal
Leylek geldi ovaya sen ağa ben ağa
At sabanı tarlaya bu ineği kim sağa
Ben bi cadıloz sevdim sen aç ben aç
Gelir harlaya harlaya otur da fal aç
Buydem var deye güvenme Yıprak dona yama tutmaz
Ambara girmeyince Yuvarlanan taş yosun tutmaz
Oğlum var diye sevinme Yiyen bilmez doğrayan bili
El goynuna girmeyince acı soğana gözyaşı dayanmaz
Bazıları arıdan Züğürt olup düşünmekten
Bazıları darıdan Uyuz olup kaşınmaktan
Bazıları garıdan Eyir derler doğru sözdür
Bazıları parıdan (zengin olur) Vaz geç boşa bakınmaktan
Balık tutmuş levrek Öd ağacından adun olmaz
Gülmen gevrek gevrek Beslemeden gadın olmaz
Tez koşan atın boku Namazda gözü olmayanın
Düşer seyrek seyrek Ezanda kulağı heç olmaz
Yaz yağmuru talancı Attan düşene tımar
Güz yağmuru dilenci katırdan düşene mezar
Sarı gız Gülaşa’mın sevdiğin heç belli değil
Ak hamırı yalancı gösterive gız azar azar
Demir tavında dövülü Anaya yakın gız eskir
İt meydanda övülü suya yakın kap eskir
Nice yiğit geldi geçti Uyan goca gız uyan
Mezer damında gömülü sil yüzün aha peşkir
Çok laf yalansız olmaz Aç kurt fırın deler
Çok mal haramsız olmaz delerse gider ekmekle
Çivi çiviyi sökerse de iki gönül birlik olursa
Sökülcek tahtasız olmaz samandandır döşekler
Ak damın akıntısından Öfkeyle kalkan zararla oturu
garının dıngırtısından Ölüyü fazla yıkamayın osuru
cingenin şıngırtısından durulmaz
kazan kazan bakır al
artar kalırsa katır al
Yorum Yaz