Osmanlı İmparatorluğunun şehzadeler arasındaki taht kavgaları nedeniyle önce bağımsız sonra da Osmanlı yönetimine bağlı kalan Menteşe Beyliği (Milas –Beçin) Beyi Yakup Bey’in oğlu İlyas Bey ile sevdiği Türkmen kızı Feraye arasındaki aşktan doğduğu sanılan ve rivayet edilen bir türkümüzdür.
1402- 1424 yılları arasında egemenlik süren Menteşe Beyliği beylerinden İlyas Bey henüz beylik mertebesine erişmeden Marçal dağlarında av avlanırken güzel bir çoban kızı görür. Kız öylesine alımlı ve güzeldir ki İlyas Bey buna ilgisiz kalamaz. İlk görüşte abayı yakar. Utana sıkıla kıza yaklaşır ve ona olan duygularını doğrudan açıklar. Feraye’ye evlenme teklifi eder. Kız da yaşamında ilk gördüğü ve kendisine ilgi duyan bu yabancı gence karşı kayıtsız kalmamıştır. Aralarındaki bu konuşmalardan sonra Feraye,
“Babam bilir, kiminle evleneceğimi.” Der ve babasından istetmesini söyler. Artık ok yaydan çıkmıştır ve İlyas Bey için bu kızdan vazgeçmek zordur. Gider, anasına ve babasına durumunu anlatır. Evde hiç ummadığı bir tepkiyle karşılaşır. Çünkü İlyas Bir bey oğludur ve her önüne gelen kıza aşık olamaz. Evleneceği kızın da bir bey kızı olması gerekir. İlyas Bey sevdiği kızda diretince anası ve babası razı olur kızı istemeye.
Ailecek, Menteşe Beyi olarak gidip Feraye’yi isterler ailesinden. Her şey olumludur. Koca bir beyin kızlarını istemesinden dolayı Feraye’nin babası da mutludur. Kız alınıp verilir fakat arada bir sorun kalmıştır. Kızn ağabeyi Mıstık bu istemeler sırasında gurbette olduğundan durumdan geç haberdar olur. Öğrendiğinde kardeşi çoktan verilmiştir. Evliliğine karşı çıkar ve engel olur. Ne dedilerse, ne ettilerse de ikna olmaz..Gün gelir çatar, kızın ağabeyi bu evliliğe, “ ben daha büyüğüm, evlenme sırası bende” diyerek karşı çıkınca evlenme işi de suya düşer. Feraye ile İlyas Bey’in arasındaki aşk artık korlanmış olduğundan kaçmaktan başka çareleri kalmaz.
Marçal dağlarından katarlanmış maya* ile , Dipsiz Kapuz adı verilen bölgede buluşup deveye yüklediği eşyalarıyla kaçmak düşüncesindedir Feraye. Bunu duyan Feraye’nin ağabeyi önceden Dipsiz Kapız bölgesine pusu kurup bekler. Buluşma için bölgeye gelen Feraye’yi hançerleyerek öldürür ve kardeşinin ölüsünü uçuruma atar. . Bu durumu ancak buluşma noktasına geldiğinde öğrenen İlyas Bey, sevdiği kızın ölümünden sonra ağıt yakar ve aşağıdaki türkü sözlerini söyler…
Ula yakınlarındaki bu bölgeye o günden sonra “kanlı kapız”, “dipsiz kuyu” adları da yakıştırılmaktadır. Dipsiz Kapuz ya da, Kanlı Kapız adı verilen bu adın Marçal dağlarında da var olması aslında türkünün ne denli eski ve sevilen bir türkü olduğuna işarettir.
*maya: dişi deveye verilen addır
Feraye’dir kızın adı
Feraye de yar yandım aman
Aman da aman da Feraye…
Türkmen de gızı katarlamış mayayı
Yar yandım aman esmer yarime
Aman da mayayı
Ninni nina ninna nay nina nay da
Aman da Feraye…
Demirciler demir döver
Tunç olur, aman da tunç olur
Sevip sevip ayrılması güç olur
Yar yandım aman esmer yarime
Aman da güç olur
Ninni nina nina nay nina nay nayda
Aman da Feraye
Bu türkünün sözlerinin derlenmesi konusunda da kesin bilgiler olmamamkla birlikte , TRT arşivlerine kazandırılması konusunda, Muğlalı müzisyen Galip Birgili ve Raziye Gülten’den 1942 yılında Muzaffer Sarısözen tarafından alınıp söylendiği bilinmektedir.. Oysa türkünün orijini hakkındaki bilgiler tam olarak bilinmemektedir. Çok eski bir Muğla türküsü olduğu ise su götürmez bir gerçektir…
Kaynakça:
1-1967 Muğla İl Yıllığı, Say:180-181
2-Milas Kentimiz Sevdamız, N. Çağlar Tüfekçi, say:205-206
3-Prof. Şadan Gökovalı, Gaz.Yazar, Türkü Derlemeleri
4-M.Ali Eren,Öyküleri ile Muğla Türküleri, Say:34
5-İbrahim Ethem Yağcı, Türkü Derlemeleri Arşivi
6-Nevin Öziç,Ula-Gökova- Akyaka Folkloru, say:67
Yorum Yaz